top of page
Ara

Seksenlerin Başında sabah...

  • Yazarın fotoğrafı: Bülent Güven
    Bülent Güven
  • 27 Ağu 2018
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 4 Eyl 2018

Uyanınca sıcacık döşeğimden zorla ayrılırım. Dambaşa çıkarım önce. Dambaşın köşesindeki tuvalete giderim. Kar yağmışsa tuvaleti kullanmam, kaştan aşağı çöydürür karın üzerinde şekiller çizerim. İşim bitince alt kattaki halı odasından gelen anamların neşeli seslerine karışmış kirkit seslerine kulak veririm. onların yanına inerim. Demir kapıyı ittiririm usulca. Karşıda buğday, darı ve un çuvalları. Onların yanında daha büyük çuvallarda kubalaklar. hemen kapının yanında taş duvara açılmış korkuluklu Pencerenin önünde, dedemin hacıdan getirdiği radyo. Radyoda trt ve türküler. Sol duvarda boydan boya büyük halı tezgahı. Anam ve arkadaşları ya türküye eşlik ediyorlar yada sohbet edip gülüşüyorlar, elleri bir yandan çalışıyor otomatik bir şekilde. Göz ucuyla arada örneğe bakıyorlar ama, ihtiyaçları var mı bilmiyorum. O kadar hızlı düğüm atıyor ki elleri. Renk renk iplikler bir anda diziliyor tezgaha düğümlenerek. Sonrada başlıyorlar iki elle kirkitlerle vurmaya, iplikleri sıkıştırmak için. Ama bunu elleri yapıyor. Onlar türkü söyleyip sohbet ediyorlar, ellerinin yaptığı iş farklı. Anamın hep neşeli iş arkadaşları olmuştur. Nerman halam. Nesfe yengem. Ferdenin kızı Sadirye. Sadirye'nin yüzünü hatırlamıyorum, ama cok neşeli bir insandı. Sürekli gülerdi. Hala kahkahaları kulağımda çınlıyor. Odayı şöyle bir gözlemledikten sonra çöker bir çuvalın üstüne onlara kulak veririm. Hızlı hızlı konuşup arada kikirdeşirler. Ne konuştuklarını pek bilmem ama. O dönemki evliliklerin bir kısmının temelinin o odada atıldığını bilirim. Soba yanıyorsa başına geçer, ellerimi sobanın üzerine uzatıp biraz ısınırım. Ne güzel de ısıtır teneke soba. Deliklerinden, önündeki kapağının arasından alevleri izlerim. Arada Odunların çıtırtısı gelir, radyonun ve anamların sesleri arasında duyabilirsem. Bir süre sonra beni fark ederler. Kalktın mı oğlum der anam. Çık yukarı karnını doyur. Hep bir acelesi vardır o halının. Biri başından kalkamaz. Beraber ilerlemek zorunda. Bazen 2, bazen 3, bazen de 4 kişi aynı anda çalışabilir o tezgahta.

Yukarı çıkarım. Sofranın üzerine bir sini kapanmıştır. Siniyi kaldırırım. Altında bir iki dilim köy ekmeği. Bazen tereyağı. Bazen sana yağı. Zeytin yağlı Tomatasuyu(salça), peynir. Bazen haşlanmış yumurta. Nadiren de bal. Abarttım galiba. Anam genelde bir dilim tomatasuyu çalınmış köy ekmeği veya yağlı ekmek bırakırdı bana. Onu da elime alıp onların yanında yerdim:) Çocukluğum o halı evine yakın geçerdi. Evin önünde oynardım. Oradaki kısacık eğimde govecek arabama binerdim. Bazen arkadaşlarımı toplar gelirdim. Halı evindeki çuvalların üzerine dizilip. Anamın masallarını dinlerdik. O masallardaki devleri,padişahları, büyücüleri, keloğlanı düşünerek büyüdük...( fotoğraf 1980 sünnetimde anam abim ve ben bizim dambaşta mutfağın önünde)… 15.07.2016




Son Yazılar

Hepsini Gör
Zerdali Ağacı

Çocukluğumda bir zerdali ağacımız vardı bahçede. Bilir misiniz zerdaliyi? Kayısı gibi olur ağacı. Ama meyvesi kayısı gibi değildir....

 
 
 

Comments


  • White Facebook Icon

© 2023 by Going Places. Proudly created with Wix.com

bottom of page