top of page
Ara

Kommagene

  • Yazarın fotoğrafı: Bülent Güven
    Bülent Güven
  • 26 Haz 2019
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 26 Haz 2019



Ben yaşadığım bölgenin de etkisiyle Romalılar öncesi Ege ve Akdeniz uygarlıklarına ilgi duyuyorum. Bu konuda oldukça şanslı bir bölgede yaşıyoruz. Lidya, Likya, Karya, Frigya, Bergama krallığı gibi... Bölgemde bu uygarlıklara ait pek çok kent ve yapının bir kısmı hala ayakta bir çoğu da gün yüzüne çıkmayı bekliyor. Şimdi de biraz bölgemin dışına çıkıp yeni tanışma fırsatı bulduğum Kommagene etkisine girdim.


25 sene önce okuduğum V.M. Manfredi’nin Büyük İskender kitabının etkisinden uzun süre çıkamamıştım. Keşke ben de o dönem yaşamış olsam, onun ordusunda basit bir asker olsam, onunla beraber dünyayı değiştirsem diye düşünürdüm. O yolculuğu adeta onunla beraber yaşadım kitap sayesinde. Karış karış Anadolu’yu feth ettik. Sonra Pers ülkesini. Perslerden çok etkilendik. Babil’in asma bahçeleri bizi büyüledi. Perslere ve geleneklerine saygı duyduk. Ama dünyayı değiştirmeye çıkmıştık. Mısır’ı feth ettik. İskenderiye’yi kurduk. Çölleri aştık. Hindistanı feth ettik. Babil’e döndük. Tam dünyayı birleştirmişken İskender’i genç yaşta kaybettik. Bütün büyü bozuldu. İmparatorluk dağıldı.


Kommagene kralı Antiochos da benim gibi Büyük İskender’in halkları birleştirme amacından etkilenmiş.


Kommagene kuzeyde Toros dağları güneyde Fırat nehriyle doğal sınırlara sahip; tarım, kereste ve madenler açısından da, etnik köken açısından da zengin bir tarım ve ticaret ülkesiymiş. Zaten Kommagene’nin Grekçe anlamı genler topluluğu demekmiş.



Kommagene’nin en parlak döneminin kralı Antiochos farklı inançlara ve etnik kökenlere sahip halkını birleştirmek için Nemrut’ta bu tapınağı inşa etmiş. Ataları hem İskender’in soyuna hem Pers kralı Darius’a dayandığından Helen ve Pers tanrılarına saygı duymuş. Dev heykellerini yaptırmış. Yaptığı bu inanç reformunu bir level daha yükseltip kendini de tanrı ilan etmiş. Kendi heykelini de onların yanına eklemiş. Doğu ve batı terasında birbirinin simetriği sırasıyla kral tanrı Antiochos, tanrıça Kommagene, Zeus, Apollon, Herkül, aslan ve kartal heykelleri var.


Şenliklerde Pers geleneklerine göre giyinmiş rahipler güzel kokulu otları geleneklere göre tutuşturduktan sonra kurbanlar sunulur, masalarla donatılmış teraslarda kutsal şenlik hizmetkarları tarafından birbirinden lezzetli yemekler servis edilir, müzisyenlerin etkileyici ezgileri göğe yükselirken sınırsız su katılmış şarap eşliğinde halk coşar, tören amacına ulaşırmış.


Törende herkes sınırsız yiyip içebildikleri gibi giderkende yiyemediklerini, taşıyabildikleri kadar yanlarında götürebilirlermiş. Sadece içki içtikleri kutsal kupaları bırakmak kaydıyla.

Nemrut’taki yazıtlarda Antiokhos ağzından anlatılanlara göre: Oluşturduğu bu inanç ve şölen geleneğinin devam edebilmesi için tapınağa bir vakıf oluşturmuş. Civardaki köylerin gelirlerini, tarlaları tapınağın vakfına bağlamış. Hizmetkarlar, köleler ve rahipler atamış. Görevlilerin çocukları da bir sonraki görevliler olacak şekilde devam edecekmiş. Buradan bir kölenin bile alınmasını yasaklamış. Tapınağın ve şölen masraflarının da fazlasıyla sonsuza dek karşılanacağını düşünerek kendisinin de bu tapınağa defnedilmesini emretmiş tanrı Antiokhos.



Fakat bu sistem fazla sürmemiş. Siyasi ilişkilerle ayakta kalabilen Kommagene Batısındaki büyük Roma İmparatorluğunda, hükümdar ancak öldükten sonra tanrı sıfatı alabilirken, Antiokhos’un durumu rabet görmemiş. Sonraki hükümdar oğlu bile tanrı sıfatını kullanmamış. Zaten 100 yıl sonra da Roma doğu sınırlarını Partlara karşı koruyabilme bahanesiyle Kommagene’yi Syria eyaletine bağlamış.


Nemrut Dağı da ıssızlığa terkedilmiş yaklaşık 2000 yıl. Evet belki ozaman için Antiokhos unutulmuş ama yaptırdığı tapınak onu asla unutturmayacak. Heykellerin arkasındaki tümülüste bulunan mezarı açılırsa kimbilir daha bize ne sürprizleri var. Şimdi belki teknoloji çağındayız. Çok ileri düzeydeyiz yapı konusunda. Ben de inşaat mühendisiyim binalar yapıyorum ama ne kadar emek var? Hangisi 2000 yıl dayanır? Bence hiç biri. Hepimiz silinir gideriz. Ama Nemrut bir 2000 yıl daha kalır. İşte bundan dolayı hayranıyım Antiokhos’un. Yapıların eskiliği arttıkça hayranlığım artıyor. Bu gibi sebeplerden dolayıda tek tanrılı dinler sonrası yapılar çok ilgimi çekmiyor. Milattan sonra yapılarda özenin çoğunlukla kliseler, katedraller ve camilere kaydığını benim ilgimi çeken yapıların azaldığını düşünüyorum.


Şölen geleneğinden biraz daha bahsedersek, bu tarz şölenler daha eskilerde Perslerde gelenekmiş. Büyük İskender’le birlikte batıya taşınmış. Fakat şaraba su katma işi eski Yunan’da sonrasında Helen kültüründe olan bir gelenek. Yunanlılar şarabı susuz çok tüketilmesinin taşkınlıklara sebep olduğunu deneyimleyip suyla tüketilmesine karar vermişler. Doğu kültüründe sarhoşluk rahatsız edici bir şey değilmiş. Kommagene’de bu kültürler de birleşmiş. Kommagene‘de bira, tahıl üretimi bol olduğundan halk tarafından bolca yapılır ve tüketilirmiş. Şarap ise özel günlerde tüketilen daha kıymetli bir içkiymiş.




Nemrut Dağından Kahta çayına doğru ilerleyince Arsemia kenti ile karşılaşırsınız. Burada Antiokhos’un babası Mithradates’i Herkül’le tokalaşırken görür, isterseniz sizde katılabilirsiniz. Çayın karşı tarafındaki kalenin içinde ise kralın yazlık sarayı, çarşı ve evler varmış.




Kommagene’nin diğer kentleri: Perre, malesef baraj nedeniyle su altında kalmış olan başkent Samsat ve Zeugma.



Zeugma’da çalışmaları gördüğümde ne kadar zor bir iş yaptıklarını farkettim. Çalışmalarda ne tür bir yapı uzmanı desteği alıyorlar bilmiyorum ama bence bu yapıları gün yüzüne çıkarmada, dağılan parçaları birleştirmede mühendislerle birlikte çalışılmalı. Şu an ki yapı teknikleri farklı olsa da aldığımız statik ve mukavemet dersleri işe yarar. Arkeolog inşaat mühendisleri şart:)

Comments


  • White Facebook Icon

© 2023 by Going Places. Proudly created with Wix.com

bottom of page